TUĞBA'M

mutluluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mutluluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ocak 2014 Pazar

Cuma Sürprizim :)


Masama Çok Yakışan Güllerim :)


Üç elif miktarı çek beni içine "yâr" 
Ve beni sana şeddele
Şeddele ki ayrılığımız imkansız olsun.
Biz ayrılırsak mânâ bozulsun..."




Nişanlıma tekrar teşekkür ediyorum..

...SENİ ÇOK SEVİYORUM...


11 Aralık 2012 Salı

Evlilik - 1






"Evlilik sofrasında mutluluk yemeğini yemek istiyorsu­nuz;
Peki, bunun için ne yapıyorsunuz?
Parmağınızı bile oy­natmadan eşinizin sizi mutlu etmesini mi bekliyorsunuz?
Öyleyse boşuna beklersiniz. Siz beklerken mutluluk yanını­za uğramadan çekip gider.
Çünkü yemeği yemek için ocağa koymak, sofraya oturmak için sofrayı hazırlamak gerek...
Şayet yemeği ocağa koymak ve sofrayı hazırlamak zorunuza gider de masada beklerseniz yemekler kendiliğinden gelip önünüze dizilmez.
Peki, ne yapmanız gerek?
Önce evlilik sofrasını açın. Mutluluk yemeğini itinayla pişirin. Pişen yemeği huzur tabaklarına koyun. Tabakların üzerine biraz tebessüm tozu dökün. Bardaklarınıza neşe meşrubatı doldurun. Vazonuzda birkaç tane saadet gülü bu­lundurmayı da ihmal etmeyin.
Oda sıcaklığına gelince ne negatif enerjinizle donsun ne de sinir katsayınızla sıcaklığı otuzlara vursun. Lisan-ı haliniz bahar meltemi estirsin. Dudaklarınızdan dökülen kelimeler, Temmuzda toprağı ferahlatan yağmur damlalarına dönsün.
Belki de Söylenenler sanıldığı kadar kolay değil. Belki de "söz uçup" gidiyor. Yazılanları uygulamaksa hayli zor olu­yor. Çünkü kimi sofralar zor kuruluyor kimi mutluluk aşları zor pişiyor. Ocağı yakmak için bir hayli uğraşmanız, bayağı nefes tüketmeniz gerekebiliyor.
Kimileri yemeklerinin üzerine dökülen tebessüm tozun­dan hoşlanmaz. Yemeğinin huzur tabağına konmasını iste­mez. Neşe meşrubatından nefret edenler bile vardır.
Ya eşleriyle birlikte yemek yemeyenler, yemekten zevk almayanlar?
Hangi tür mutluluk yemeği yaparsanız yapın sizinkini beğenmeyip başkalarıyla aynı yemeği yemeğe bayı­lanlara ne denemeli?
Bu durum karşısında nasıl davranılmalı?
"Haydi, bana eyvallah, ben de kendime başka bir sofra arkadaşı bulurum" mu demeli?
Böyle demek çözüm mü? Bir celsede bu kelimeyi söyleyenler, aradıkları arkadaşı bulabi­liyorlar mı?
Birazcık durun ve düşünün!.. Yeni arkadaşınızın eski arkadaşınızla aynı karakterde olmadığını nereden bile­bilirsiniz? "Ben onu tanıyamamışım. Bunu tanırım" derseniz yine yanılabilirsiniz.
İsterseniz evlilik sofrasındaki mutluluk yemeğinin tarifini değiştirelim ve deneyelim.
Yine evlilik sofrasını açın. Mutluluk aşının yanına biraz da sabır çorbası yapın. Zor da olsa üç-beş tane kabuklu imtihan cevizi ekleyin. Çorbanı­zın üzerine siz sevmeseniz de eşinizin sevdiği acı.baharat­lardan oluşan bir karışımı kızgın yağda kavurarak dökmeyi unutmayın.
Belki biraz ağzınız yanabilir. Mideniz kavrulabi­lir. Fakat sabır çorbasının bütün hastalıklara iyi geldiğini unutmayın. Karanlık gecelerin gündüze hamile oluğunu biliyorsunuz. Ben sabahı bekleyemem, derseniz hiçbir sabahı göremezsiniz. Hiçbir güneşin muhteşem doğuşuna teşne olamazsınız.
Sabaha kadar goncanın başında açılışını beklediği halde, sabrını tüketip sabaha yakın uykuya dalarak tomurcuğun açılışını göremeyen bülbül gibi olmayın. Bir kalemde her şe­yi silmek kolay; ama her şeyin sancılı bir dönemi vardır. Deli bir adam bir kibritle bir evi yakıp kül edebilir.
Unutmayın: "Bu dünya dar-ı hizmet yeridir.
Ücret ve mükâfat yeri değildir."

(Alıntıdır.)